8 Nisan 2009 Çarşamba

Top 10 İğrenç Türk Clubber Klişesi

















90'lı yılların ikinci yarısı ile birlikte Türkiye'de böyle bir profil türedi. "Clubber". Tam bir tanımı yok aslında ama maşallahı var ülke topraklarında amip gibi bölünerek çoğaldılar. Bir kere yapım gereği ben karşımdakini duyamadığım mekanlardan hoşlanmam ki bunun tek istisnası konserlerdir. E zaten oraya gidiş amacı da bellidir, konserde icra edilen müziği dinlemek. Hoş onun da yan amaçları vardır ya konumuz değil. Dolayısıyla bu bas tonunun beynimi titrettiği dj'lerin cirit attığı "club"lardan hoşlanmam. E türkü bar, Anadolu rock bar gibi yan sermaye ürünlerinden de hiç hazzetmiyorum. Burada dışarı çıktığım zaman genelde pub, Irish pub, bar-restaurant tarzı yerlere gidiyorum ki orada da genelde kaliteli bir müzik varsa. Türkiye'de en istikrarlı şekilde gittiğim bar Taksim'deki Araf'tı ama oraya da 3-4 kezden fazla gitmedim, zaten belli bir süre sonra el ilanı mı dağıttılar nedir, içeride hareket etmek bile imkansız hale geldi. Bu saydığım mekanların tümünün klasik kişilikleri var. İşte "clubber" denen tanımını yapamadığımız insanların belki de resmini çizecek maddeler. Bir diğer deyişle buyurun efendim Top 10 Türk Clubber Klişesi.

1-Dam: İşte her bekar Türk gencinin korkulu rüyası olan bir kelime "dam". Damı olmayan bir erkek toplamadaki etkisiz eleman "0" gibidir. Yani yanındaki kız kadar değeri vardır, o olmadan değeri koskoca bir sıfırdır. Türkiye'de barların damsız almama standartlarını hala kavrayamamış durumdayım. Mesela 2 erkek tek başına içeri alınmaz ama 2 erkek 1 kız içeri alınır. Nedir bu şimdi? Dam denen şeyin mantığı ne? Çift olmak değil mi? Eeee 2 erkek 1 kız (ki bu satırları yazan bendeniz, SSK iş hanındaki Gölge Bar'a 4 erkek 1 kız grubu şeklinde damsız alınmayan bir bara girmiştir) ne oluyor. "Tamam siz grup seks yapabilirsiniz ama tek başınıza olmaaaa"...demek değil mi bu? Belli ki o çiftin dışında kalan arkadaş içeride 9 kollu ahtapota dönecek. E nedir o zaman bu maskeli balo? Hem neden tek başına kızlar alınıyor da tek başına erkekler alınmıyor. Bununla ilgili bir optimum sayı mı var? Bar ortamında 10 erkek başına en az 4 kız düşmelidir şeklinde. Dediğim gibi çözemedim bu işi...

2-Yiyişme İnsanları: Şimdi bana heyecansız diyebilirsiniz ama barın insan kıçının dörtte üçünü alacak şekilde düzenlenmiş taburelerinde veya pencere kenarlarında 88 olarak sevgilimle yakınlaşacağıma ne yapacaksam rahatoğlurahat yatağımda yaparım. Tamam sevdiğini öpersin, sarılırsın da, kucağına alıp bluzundan içeri kafanı sokmak ne oluyor yahu? Bir de bu tiplerin heavy-metal barlarında takılan tipleri var daha komedi. Arkada Dimmu Borgır'dan Shagrath brutal vokal yapıyor veyahut Marilyn Manson "I'm not a slave to a God, that don't exist" diyor, bunlar önde misyoner pozisyonu yapmaya çalışıyorlar. Manyak mısınız lan? Death metal, shock-rock'la seks yapılır mı? Bu arkadaşları yerinde görmek için tek adres Kadıköy Kadife Sokak'taki Zincir Bar'dır...Gidiniz, barın ücra bir köşesine kurulunuz, gülünüz. Kolay gelsin...Pardon bbrrrrhhhhhhhhkolay gelsbbbrbrbrbrsin....Yazıyla da brutal vokal yapmak ne zormuş lan...

3-Bunalım adam: En sevdiğim adamlardan birisi bu. Hani barlarda (ki genelde alternatif rock çalan barlarda) kalabalıktan uzak, elinde şişeyle (asla bardakla değil) sütunlardan birine dayanmış, sigarasından periyodik nefesler çekerek, gözlerini kısıp sahneye bakan, sırt çantalı, "hayat çok acımasız değil mi, hepimiz birer ölüyüz aslında değil mi, donnie darko güzel filmdi... evet...bakıyo musunuz lan" adamları var ya işte onlar. Bu adamlar genelde barlara zirzop karakterindeki arkadaşlarıyla giderler ki farklılıkları göze çarpsın. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde o güruhtan sıyrılıp Johnny Depp moduna geçerler. Genelde ilk 1 saat boyunca bu pozu yaptıktan sonra bir sonuç alamazlarsa 2 yola başvururlar, ya "önümüzdeki maçlara bakıcaz" diye evin yolunu tutarlar ya da "artık buraya gelmem nasıl olsa, battı balık yan gider" diyerek onlar da zirzop moduna geçip hoplamaya zıplamaya başlarlar. Bir anda Donnie Darko olur sana Kaptan Jack Sparrow. Ben her şeyi anlarım da o çantalarda ne taşırlar anlamam.

4-Mesaj insanları: Forzabrian'ın enfes saptamasıdır. Mekanda erkek ve kız grubu karşılıklı kesişmektedir. Her iki tarafın da beğendiği bakışlardan anlaşılan bir şarkı çıkar. Erkekler bir anda şarkı sözlerini göz temasını kesmeden gülümseyerek söylemeye başlarlar, kızlar da birbirlerinin kulağına bir şeyler söyleyip hemen akabinde bar tavanına bakar halde kahkaha atarak sonra sol ve sağa kaykılıp dansa devam ederler. İşte böyle, Türk insanı birbirine dokunmadan ön sevişmeyi keşfetmiştir dostlar. Ancak mekanda bir de yalnız kızlar vardır ki en az yalnız erkekler kadar fenadırlar. Hani şu sevdikleri şarkı çıkınca sahneye dönüp "oooooooooo" diyerek bira bardağını kaldırıp kendinden geçen hatunlar. Neye "ooooooooo"...Sanırsın Thom Yorke söylüyor şarkıyı. Kıytırık cover lan işte. Git evde dinle...Bunlar için bir de Barney Stinson'ın "Wooo Girls" teorisi vardır ki o da enfes bir saptamadır.

5-Yürüyen tekel: "Kanka sorma dün 8 tane bira içtim, üstüne 2 vodka-red-bull attım çok fenayım" , "oğlum dün kafa bir milyon oldu ya, akşamdan kalmayım zaten, şöyle (parmakla göstererek) 4 duble rakı içtim, bi de üstüne arkadaşın abisi Çek Cumhuriyeti'nden absinthe getirmiş onu attım, var yaaaaa"...Var evet...Maalesef varsın. Bu ertesi gün içki istatistiğini veren güruha ayar oluyorum. Ne oluyor yani, onu abartarak (ve büyük ihtimal sayıyı da abartarak) rapor verince?"Hasktir lan Hasan 8 bira mı, lan ben 7'de kaldım büyük adamsın" dememizi mi bekliyolar? Zaten genelde bu gibi durumlarda lafı dinleyen hiç "vay be büyüksün" çekmez. Cevabı şu şekilde olur...."Ay biz de geçen gün arkadaşın evindeydik, babasının barı vardı, 2 şişe Absolute bitirdik, kafa nasıl dönüyo biliyo musun...."....Absolutely Stupid....



















6-Öncesi ve sonrası adamları: Bu tür adamlar için gecenin kendisi değil, öncesi ve sonrası çok önemlidir. Aslında kendi aralarında ikiye ayrılırlar. Gecenin öncesi adamları gidilecek mekan pahalıysa, dışarıda mekanın uzağında 4 Efes'le, eğer sapına kadar apaçiyse Skol birayla kafayı bulup mekana giden adamlardır ki içeri girdiklerinde zaten kafaları bir milyondur. Gecenin kalan kısmını bir votka-limonla bitirirler. Bu arkadaşların sefil hesapları yanında benim sevdiğim ama sevdikçe de dövesimin geldiği adamlar eğlence sırasında gece sonunda yiyeceği yemeği düşünen adamlardır. Onlar daha mekana girildiği andan itibaren başlarlar "çıkışta Kızılkayalar'da hamburgerleri hüpletiriz haaaa"..."Bambi'ye oturalım çıkışta...e Allahım emri...Allahın emri.....", "ben var yaaa çıkışta 20 tane midye dolma götürürüm ha..offff"...Be dangoz adam karnın açsa git yemek ye, gece hayatını niye alet ediyorsun buna?

7-Yolu tuvaletten geçen herkes: 10 yıldır farklı arkadaş gruplarıyla bara, puba şuraya buraya giderim, daha mekandan içeri girer girmez tuvalete giden adamın esrarını çözemedim. Aslında çözdüm de arkasındaki güdüye anlam veremedim. Bu arkadaşlar içeriye girer girmez çantalarını sağa sola bırakıp tuvalete koşarlar, hatta bazıları işi azıtıp doğrudan tuvalete yönelirler. Aynada üst baş düzeltirler, sonra mülakata girer bir edayla mekana süzülürler. Bu arkadaşlar "ilk intibanın ikinci şansı olmaz" ilkesini kendini karşı cinse beğendirme konusunda da edinmiş adamlardır. Ama sorun şu ki, barda tanışıp işi ilerleten çiftler barda geçirdikleri ilk saniyelerde değil, gecenin sonlarında seviyeyi kırmızı noktaya doğru çekerler. Yani sen istersen ESPRIT marka gömlek pantolonla, tuvaletten içeriye süzül, o gol maçın son 15 dakikasında gelecektir.

8-Tanıdık adam: İşte yine Türkiye'deki her canlı müzik yapılan barda nesli tükenmemiş, babadan oğula geçen bir pozisyon. Sahnede çalan grubun tanıdığı, ama enstrüman çalamayan şakşakçı adam. Bu adam grubun her haftaki programında saatler önceden mekana gelir. Program başlayana kadar 3 bira içer. Genelde şişmandır, sakallıdır ve yaz aylarında mutlaka şortludur. Program başlamaya yakın en öne gelir, etrafına "bunlar daha gitarları satın aldıklarında ben yanlarındaydım, siz ne anlatıyosunuz" diye bakar. Konser başlayınca da kendinden geçer. Anlamsız hoplayıp zıplamalar yaparlar, "Sus Söyleme" coverında head-bang yaparlar, Tonic'ten "If You Could Only See" şarkısının "when she says she loves meeeeeeeeeeeee" kısmını bağırarak gereksiz duygu patlamaları yaşayıp söylerler. İşin kötüsü sahnedeki grup bu adamdan bıkmıştır ama yancıdır bir kere. Atsan atılmaz, satsan satılmaz, mecburen katlanırlar. Konser bittiğinde bu adam sahnenin önüne oturur, birasını içer ve gelecek haftaya kadar yokolur. Yazık sevgilisi de yoktur...."He's a creep....He's a weirdoooooo"

9-Billy Elliott Sürüsü: Buradan belirteyim arkadaşlar, dans etmeyi sevmemek, olağanüstü, insanlık dışı, kıyamet alameti olarak nitelendirilecek bir olay değildir. Adam vardır şube yemeğinde şube müdürünün gözünün önünde alnına para yapıştırır, adam vardır underground barda kenara gidip oturur. Bu insanların hepsine lütfen saygı gösteriniz. Bir gün bir mekanda, "allah aşkına kalk", "abi ayıp oluyor herkes kalktı sen de kalk, senin doğum günün", "yaaa çok sıkıcısın ya eğlenmeye geldik buraya, iki dans et" diyen birisini çok fena döveceğim. Kadın-erkek, genç-yaşlı, sarhoş-ayık demeden fütursuzca girişeceğim. Yanındaki ekibin her bir üyesini zorla pistte tepinmeye yönelten insanlardan nefret etmekteyim ki her gece kulübünde bunlardan sürüyle vardır. Ulan ben oynayarak, dans ederek mi doğum günü kutlayacağım kutlayacaksam. İçimden gelirse katılırım, gelmezse katılmam nedir bu bitmek tükenmek bilmeyen adrenalin anlayışın? "Ya dutchman çok sıkıcısın yaaaa...."

10-Türkü Bar'ın Robinson Crusoe'leri: Türkü bar. İşte ne zaman görsem içeri koşmamak için kendimi zor tuttuğum mekan. Yanlış anlamayın, müzik değil benim arayışım, aynen heavy-metal barlarda yaptığım gibi bir köşeye oturup etrafı gözlemek. Bir kere türkü barın sanatçılarında bir halk dostu havası vardır. Kadınlar ortalama güzelliğin altında, genelde çirkin, erkekler her daim sakallı ve hırpani kılıklıdır. Yelek bu arkadaşların olmazsa olmaz giysisidir. Seyircilerin arasında da her devrimci şarkıda Deniz Gezmiş havasına giren Karl Marx klonu 3-4 adam ve "ben kabullenmiş toplumun bir parçası değilim, başkaldıran, sorgulayan, bir devrimciyim" bakışlarıyla bir dolu bıyıklı kız bulunur. Yıllar önce Ankara SSK İş Hanı'nda adını unuttuğum bir türkü bar gecesini hiç unutmuyorum. Zira mekanın küçüklüğünden halay oturarak yapılmıştı ve ben de dayanamayıp kapıya en yakın adam olduğumdan oturan halay başı olmuştum. Acaiptir türkü barlar. Da ben türkü barla-birayı hiç özdeşleştiremedim, halbuki bir numaralı içkidir, bu mekanlarda. Bana türkü barda Elvan Gazoz veya boza satılsa daha mantıklı olur gibi geliyor.....

5 Nisan 2009 Pazar

Distopyalaştıramadıklarımızdan mısınız?



















Televizyonda reklamlar: TV uydusu olmaksızın hayatının kararacağını söyleyen aileler, 5 yaş altı çocuklar için her şeyi ama her şeyi yapabilecekleri basit program ve klavyeler…

Şehrin daracık sokaklarına sıkıştırılmış ilköğretim okulları (çoğunun ne bahçesi ne de spor salonu var), gürültülü caddelerin ufacık köşelerinde uyduruk çocuk parkları, “lan lun” enflasyonist çocuk dizileri…

Aile kurumunun gerekliliği göreceli bir konu olsa da yaşadığımız dünyanın özünün aslında doğa olduğunu unutmamız an meselesi. İnsan nesli çoğaldıkça toprakla tanışıklığımız azalıyor. Gerçekliğimiz, insan yaratısı sanallıklar haline geliyor. Muhafazakar yaklaşımla bu durumun kendi sonumuzu hazırlamaktan başka bir şey olmadığını söylemek çok kolay. Belki de kabullenmek ve narsist insan nesli makinesinin yedek parçası olmak da güzel bir seçenektir. Yakında “çocuk yetiştirme çiftlikleri”ni görmek hiç de şaşırtıcı olmayacak. İlk denemeler, çocuk yuvaları ile yapılmıyor mu zaten… Çocuk çiftlikleri programlanmış insanlar yetiştirebileceği gibi ebeveyn mülkiyetçiliğinin sonunu getirerek kan bağı olmaksızın topluluk halinde yaşamayı da öğretebilir. Hangisinin gerçekleşeceği tamamen içeriğe ve tesadüflere kalmış.













Kısa bir giriş yapıp hevesi kursakta bıraktığım bu konunun açılımlarını aşağıdaki şaheserlerde/eserlerde bulabilirsiniz:
- 1984 - Mülksüzler
- Cesur Yeni Dünya
- Fahrenheit 451
- V for vendetta
- Watchmen

22 Mart 2009 Pazar

Femina Non Grata

Do you want your sister to lose weight? Tell her to get off the couch, stop eating twinkies and maybe go out for field hockey. You know what? No one ever knows what they want to be when they grow up. You know it takes a little, little while to find that out, right, Jim? And you... yeah, you. Sick of some jerk shoving your head down the toilet? Well, you know what? Maybe... you should lift some weights, or uh, take a karate lesson and the next time he's tries to do it, you kick him in the balls.